İnsanlık tarihi boyunca, varlığını sürdüren insanlar, evrende gerçekleşen olayları anlama, keşfetme, sırlarını çözme ve çevreyi kontrol ederek konforlu ve güvenli bir yaşam sürdürme arzusunu taşımıştır. Bu temel arzunun bir sonucu olarak, insanlar zaman içinde sistemli çabalarla bilgi ve bilimi geliştirmiştir.
Bilim, bilgi, anlama ve öğrenme kavramları, insanlara özgü temel unsurlardır. İnsanlar, bilgiyi duyu-tecrübe, akıl, sezgi, bellek, inançlar, otorite, ideoloji gibi çeşitli kaynaklardan elde edebilirler.
Bilimsel olarak deneyim etmek, bir kişinin gözlemlerini, deneyimlerini ve bilgi birikimini sistematik bir şekilde kullanarak yeni bilgiler elde etme sürecini ifade eder. Bu süreç, deneysel yöntemlerin kullanılmasını içerebilir, yani kontrollü deneyler aracılığıyla belirli değişkenlerin etkilerinin incelenmesini içerir. Bilimsel deneyim, objektif ve sistematik bir yaklaşımı gerektirir, bu da kişisel önyargılardan arınmayı ve elde edilen verilerin güvenilirliğini sağlamayı içerir. Aynı zamanda, gözlemlerin ve deneyimlerin bilimsel bir çerçeve içinde yorumlanması ve analiz edilmesi, bilimsel bilgi üretimine katkıda bulunur. Bu süreç, bilimin evrimine ve bilgi birikimine katkıda bulunan sistematik ve eleştirel bir yöntemi temsil eder. Görme, dokunma, gözlemleme, koklama vb.
Bilimsel olarak görüş birliği, bilim insanları arasında belirli bir konu veya sorun üzerinde ortak bir anlayışın oluştuğu, genellikle deneysel veriler ve teorik çerçeveler üzerine dayanan bir uzlaşıyı ifade eder. Bu, bilim topluluğunun, belli bir konuda elde edilen verileri değerlendirerek ve mevcut teorik modelleri göz önüne alarak ortak bir perspektif geliştirdiği bir süreci içerir. Bilimsel görüş birliği, bilimde bir konseptin veya hipotezin kabul edilmesi ve genel olarak benimsenmesi anlamına gelir. Ancak, bilimde sürekli bir evrim olduğu unutulmamalıdır; bu nedenle, görüş birliği zaman içinde revize edilebilir ve geliştirilebilir. Bu süreç, bilimsel yöntemin etkileşimli ve eleştirel doğasını yansıtarak, bilgi birikimine ve ilerlemesine katkıda bulunur. Deneyimlerimizin doğruluğunu ve gerçekliğini kontrol etmektir.
Bilimsel olarak uzman görüşü, belirli bir alanda uzmanlaşmış bireylerin, konuyla ilgili derinlemesine bilgiye sahip olarak, eleştirel düşünce ve sistemli yaklaşımlarıyla elde ettikleri değerli görüş ve bilgileri ifade eder. Bu uzman görüşleri genellikle titiz araştırmalara, deneysel verilere veya uzun yıllar süren pratiğe dayanır ve genellikle akran değerlendirmesi sürecinden geçmiştir. Bilimsel literatürde yayınlanan makaleler, konunun uzmanları tarafından yapılan çalışmaları içerir ve bu uzman görüşleri, bilgi birikiminin derinleşmesine ve bilim alanındaki ilerlemelere katkıda bulunur. Uzman görüşleri, belirli bir alandaki bilim topluluğunun ortak anlayışını şekillendirir ve bu görüşler, bilimsel bilginin doğruluğunu ve güvenilirliğini sağlamak adına önemli bir rol oynar.
Bilimsel olarak ihtiyaç duyulan bilgi için mantık ve akıl yürütme, bilim dünyasında temel öneme sahip düşünsel süreçleri ifade eder. Mantık, sistematik ve tutarlı düşünceyi sağlamak amacıyla kullanılır. Bilim insanları, hipotezleri oluştururken, deneysel tasarımları planlarken ve elde edilen verileri değerlendirirken mantık ilkelerine dayanırlar. Akıl yürütme ise, bilgiyi bir adım ötesine taşıyarak, verilerin anlamlı bir bağlam içinde değerlendirilmesini ve çıkarımların yapılmasını sağlar. Bilimdeki bu düşünsel süreçler, araştırmacıların ihtiyaç duydukları bilgiyi mantıklı bir temelde oluşturmalarını, analiz etmelerini ve yorumlamalarını sağlar. Bu sayede bilim, akılcı bir şekilde bilgi üretebilir, güvenilir sonuçlara ulaşabilir ve genel olarak bilgi birikimine katkıda bulunabilir. Zekamız, duyusal verileri kullanarak yeni türde bilgi üretme kapasitemize olanak tanır.
Bilgi, bir kişinin veya topluluğun çevresini anlama, değerlendirme ve etkileme yeteneğini temsil eden bir kavramdır. Bilgi, deneyimler, gözlemler, eğitim, iletişim ve diğer öğrenme süreçleri yoluyla elde edilen anlamlandırılmış verilerin bütünüdür. Bu veriler, bir konu hakkında farkındalık, anlayış ve yorum sağlayarak, bireyin karar alma, problem çözme ve olayları değerlendirme becerilerini geliştirmesine olanak tanır.
Bilgi, genellikle doğrulanabilir, paylaşılabilir ve anlamlandırılabilir olmalıdır. Bilginin değeri, kullanıcıya veya topluluğa ne kadar fayda sağladığına, problem çözme yeteneğini artırıp artırmadığına veya bir konuda daha derin bir anlam kazandırıp kazandırmadığına bağlıdır. Bilgi, sürekli bir öğrenme ve gelişme sürecinin bir parçası olarak kabul edilir ve bu nedenle bireylerin ve toplumların bilgiye olan erişimi ve yönetimi, bilgi toplumlarını şekillendirmede önemli bir rol oynar.
Bilgi, insanın bilinçli ve akıllı bir varlık olarak, çeşitli bilgi türleri aracılığıyla dünyadaki nesneleri anlama arzusundan kaynaklanır. İnsanlar, gözlemler, deneyimler, eğitim ve iletişim yoluyla edindikleri farklı bilgi türlerini kullanarak çevrelerini anlamaya çalışırlar. Bu etkileşim süreci sonucunda ortaya çıkan ürüne “bilgi” denir. Bilgi, bireyin çevresiyle etkileşimde bulunarak edindiği anlam, farkındalık ve kavrayışın bir yansımasıdır. Bu süreç, insanın dünya ile etkileşimini zenginleştirir, kararlar almasına yardımcı olur ve bireysel veya toplumsal gelişimi destekler.
Bilgi, geniş bir yelpazede farklı türlerde ve biçimlerde ortaya çıkabilir. Bu çeşitlilik, deneyimler, gözlemler, eğitim, iletişim ve diğer öğrenme süreçleri aracılığıyla elde edilen bilgilerin karmaşıklığını yansıtarak ortaya çıkar. Bilgi, somut ve ölçülebilir verilerden, soyut kavramlara ve deneyimlere kadar uzanan geniş bir spektrumu içerir. Ayrıca, bilginin öznelliği de dikkate alınmalıdır; kişisel deneyimler ve bakış açıları, bireylerin edindikleri bilgide belirleyici bir faktördür. Dolayısıyla, bilgi türleri, insanların çeşitli kaynaklardan elde ettiği çok yönlü öğrenmeleri ve anlamlandırmaları içinde geniş bir yelpazede bulunur.
Bilimsel araştırma yöntemleri, bilimsel bilgi üretmek amacıyla kullanılan sistemli ve düzenli yaklaşımları içeren bir dizi teknik, prosedür ve kuralları ifade eder. Bu yöntemler, araştırmanın başlangıcından sonuna kadar olan süreçte kullanılır. Araştırmanın güvenilir, geçerli ve nesnel sonuçlar üretmesini sağlar. Bu bağlamda, bilimsel araştırma yöntemleri bilimsel bilginin temelini oluşturur ve araştırmacılara rehberlik eder.
Bilinmeyen bir bilgiyi anlama işleviyle öğrenmek ve araştırmak için, sistematik veri toplama aşamalarını takip etmek ve durumu detaylı bir şekilde resmetmek önemlidir.
Bilinmeyen bir bilgiyi öğrenmek ve anlamak amacıyla gerçekleştirilen araştırmada, sistematik veri toplama aşamaları hayati bir rol oynar. Bu aşamalar, bilgiyi kademeli bir şekilde ortaya çıkarmak, anlamak ve açıklamak için tasarlanmıştır.
Bu sistematik aşamalar, anlama işleviyle bilinmeyen bir bilgiyi öğrenme sürecini organize eder ve araştırmacılara bütünlük ve etkili bir yönergeler seti sağlar.
Bilinen bilgiden yola çıkarak, yordama işlevi kullanılarak bilinmeyen bir durumu yorumlamak mümkündür.
Bilinen bilgilerden türetilen yargılar ve öngörüler, yordama işleminin temelini oluşturur. Bu süreç, mevcut bilgilerin analiz edilmesi ve bu bilgilerin kullanılarak gelecekteki olayların veya durumların nasıl şekillenebileceğine dair çıkarımlar yapılması üzerine odaklanır.
Doğruluğu kabul edilmiş ve teorik olarak ortaya konulmuş bilgilerin, gerçek hayatta uygulanarak kontrol edilmesi için kontrol işlevi devreye alınır.
Kabul edilmiş doğruluk düzeyine sahip olan ve teorik olarak belirlenmiş bilgilerin pratikte ne kadar geçerli olduğunu belirlemek için kontrol işlevi kullanılır. Bu süreç, teorik bilgilerin günlük yaşamda uygulanabilirliği ve pratikteki etkinliği konusunda gerçek dünya deneyimlerine dayanır.
Bilimin ölçütleri, bilimsel araştırmaların ve bilgi üretiminin güvenilir, geçerli ve nesnel olmasını sağlamak için belirlenmiş prensiplerdir. Bilimin ölçütleri şunları içerir:
Empirik Temel (Empirical Evidence): Bilim, gözlemlenebilir ve ölçülebilir verilere dayanmalıdır. Gerçek dünyada gözlemlenen olaylar ve elde edilen veriler, bilimsel bilgi oluşturmanın temelini oluşturur.
Deneysel Kontrol (Experimental Control): Bilimsel deneyler, mümkün olduğunca kontrol edilmiş koşullar altında gerçekleştirilmelidir. Bu, araştırmacıların belirli değişkenler üzerindeki etkilerini izole etmelerine ve neden-sonuç ilişkilerini anlamalarına olanak tanır.
Nesnellik (Objectivity): Bilim, nesnel ve tarafsız olmayı gerektirir. Araştırmacılar, kişisel önyargılardan arınmalı ve gözlemleri tarafsız bir şekilde değerlendirmelidir.
Falsifiye Edilebilirlik (Falsifiability): Bilimsel hipotezler ve teoriler, doğruluğu test edilebilen ve yanlışlanabilir olmalıdır. Bu, bilimin sürekli olarak gelişmesine ve ilerlemesine olanak tanır.
Geçerlilik (Validity): Bilimsel araştırmaların ve ölçüm araçlarının, ölçtükleri kavramı gerçekten yansıttığına dair geçerliliği olmalıdır. Bu, bilimsel bilginin doğruluğunu ve etkinliğini artırır.
Kapsam (Scope): Bilimsel çalışmaların ve teorilerin, ele alınan konu veya fenomenle ilgili geniş bir kapsama sahip olması gerekmektedir. Bu, araştırmaların ve teorilerin genel geçerliliklerini artırır.
Gözlenebilirlik, bilimin temel prensiplerinden biri olan ölçütlerden biridir ve bilimsel araştırmalarda incelenen fenomenlerin, olayların veya olguların doğrudan gözlemlenebilir olması gerekliliğini ifade eder. Bu prensip, bilimin temelinde deneyimlenebilir ve gözlemlenebilir gerçekliklere dayandığını vurgular. Gözlenebilirlik, bilimsel sürecin nesnellik, tekrarlanabilirlik ve güvenilirlik ilkelerine katkı sağlar.
Gözlenebilirlikle ilgili ana konular şunlardır:
Gözlenebilirlik prensibi, bilimsel araştırmalarda gözlemlenen olguların nesnel ve somut bir şekilde ifade edilmesini sağlar. Bu da bilimsel bilginin doğruluğunu ve güvenilirliğini artırır, çünkü diğer araştırmacılar veya gözlemciler aynı gözlemleri yapabilir ve aynı sonuçlara ulaşabilir.
Ölçülebilirlik, bilimin temel ölçütlerinden biridir ve bilimsel araştırmaların niteliksel ve niceliksel yönlerini değerlendirme yeteneğini ifade eder. Bir konunun, bir olgunun veya bir tezin ölçülebilir olması, bu konunun veya tezin bilimsel yöntemlerle incelenebilir ve değerlendirilebilir olduğunu gösterir. Bu ölçüt, bilimsel süreçte gözlemlenebilir, sayılabilir veya ölçülebilir verilere dayanan araştırmaların güvenilirliğini ve geçerliliğini artırır.
Ölçülebilirlikle ilgili ana konular şunlardır:
Ölçülebilirlik, bilimsel yöntemin temel prensiplerinden biridir çünkü bilimsel bilgi, gözlemlenebilir ve ölçülebilir olmalıdır. Bu, araştırmacıların bilgileri somut ve karşılaştırılabilir bir şekilde ele almasını sağlar, bu da bilimin nesnel ve güvenilir olmasını destekler.
İletilebilirlik, bilimin ölçütlerinden biridir ve bilimsel bilginin diğer araştırmacılar, uzmanlar veya genel halk ile paylaşılabilir ve anlaşılabilir olma gerekliliğini ifade eder. Bilimsel çalışmaların sonuçları, metodolojileri ve bulguları, diğer araştırmacılar veya ilgili topluluklar tarafından kolaylıkla anlaşılıp uygulanabilir olmalıdır. İletilebilirlik prensibi, bilimsel bilginin geniş bir kitleye etkili bir şekilde aktarılabilmesini hedefler.
İletilebilirlikle ilgili ana konular şunlardır:
İletilebilirlik prensibi, bilimin toplumla etkileşimini güçlendirir ve bilimsel bilginin sadece bilim dünyasında değil, genel toplumda da anlaşılır ve uygulanabilir olmasını sağlar. Bu, bilimsel bilginin toplumun geniş kesimleriyle paylaşılması ve bilimle ilgili konuların daha geniş bir kitle tarafından anlaşılması için önemlidir.
Tekrarlanabilirlik, bilimin temel prensiplerinden biridir ve bilimsel araştırmaların sonuçlarının başka bir araştırmacı veya aynı araştırmacı tarafından tekrarlanabilir olması gerekliliğini vurgular. Bu prensip, bilimsel sürecin güvenilir ve geçerli sonuçlar üretebilmesi için bir deneyimin, bir çalışmanın veya bir deneyin başka bir zamanda veya başka bir yerde tekrar edilebilir olması gerektiğini belirtir.
Tekrarlanabilirlikle ilgili ana konular şunlardır:
Tekrarlanabilirlik prensibi, bilimsel bilginin güvenilir ve geçerli olmasını sağlar. Bir araştırmanın sonuçlarının başka bağımsız araştırmacılar tarafından tekrar edilebilmesi, bilimsel yöntemin objektif ve güvenilir bir temele dayanmasını sağlar ve bilimsel bilgiye olan güveni artırır.
Geçerlilik, bilimsel araştırmalarda ve ölçüm araçlarının değerlendirilmesinde önemli bir kavramdır. Geçerlilik, bir ölçüm aracının veya bir araştırmanın, gerçek dünyadaki fenomeni doğru ve doğru bir şekilde ölçme veya değerlendirme yeteneğini ifade eder.
Geçerlilikle ilgili ana konular şunlardır:
Geçerlilik, bilimsel araştırmalarda elde edilen sonuçların güvenilir ve doğru olmasını sağlamak adına kritik bir öneme sahiptir. Bir ölçüm aracının veya bir araştırmanın geçerliliği yüksekse, elde edilen bulguların daha güvenilir ve genelleştirilebilir olduğu söylenebilir.
Bilimsel yöntem, sistematik bir şekilde bilgi elde etmek, fenomenleri anlamak ve doğrulamak için kullanılan bir dizi adım ve süreçleri ifade eder. Bilimsel yöntem, bilimsel araştırmaların temelini oluşturur ve doğa olayları, fenomenler veya sorunlar hakkında bilgi üretmeyi amaçlar. Genellikle aşağıdaki adımları içerir:
Bilimsel yöntem, sistematik ve eleştirel bir düşünce sürecini temsil eder ve bilim insanlarına doğru ve güvenilir bilgi elde etmeleri için bir çerçeve sunar. Bu süreç, bilimsel bilginin gelişmesine, evrimine ve doğruluğuna katkıda bulunur.
Bilimsel yöntem, sistematik veri toplama ve analiz etme sürecidir.
Bilimsel yöntem için belirli aşamalar vardır. Bu aşamalar iki yaklaşımı temel alır. Bunlar:
Tümevarım Nedir?
Tümevarım, spesifik bilgi parçalarının bir araya getirilerek genel bir kuralın çıkarılmasıdır. Bu, belirli durumlar veya örnekler üzerinden genel bir ilkeye ulaşma sürecidir.
Tümdengelim Nedir?
Tümdengelim, genel bir bilgiden hareketle daha spesifik veya küçük bilgilerin elde edilmesi sürecidir.
– | Bilimsel Yöntem | Bilimsel Olmayan Yöntem |
---|---|---|
Temel Yaklaşım | Görgül (ampirik) Nesnel Genel kurallar Kamuya açık | Sezgisel, varsayımsal (farazi) Öznel Değişken kurallar Grup ya da kişiye özgü |
Araştırmacı Tutumu | Eleştirel Kuşkucu Açık görüşlü Üretken Etik kurallara uygun | Eleştirel olmayan Ön kabule dayalı Dar kalıp (at gözlüğü) Durağan Kültürel ya da kişisel değerler |
Kavramlar | Kesin tanımlar İşevuruk tanımlama | Öznel tanımlama Belirsiz, farklı anlamlar |
Kuram ve Denence | Kurama dayalı Test edilebilir | Öznel görüşe dayalı Test edilemez |
Gözlem/Deney | Sistematik Kontrollü Neden sonuç ilişkisi | Plansız Kontrolsüz Nedensellik açık değil |
Ölçme Araçları | Doğru Kesin Sınırları bilinen Geçerli Güvenilir | Doğruluğu bilinmeyen Kesin olmayan Değişken Sınırları bilinmeyen Genelleme sorunu olan |
Ölçüm | Düzenli Etik kurallara uygun Geçerli Güvenilir | Düzensiz Sadece amaca hizmet eden Tekrarlanabilirliği sınırlı |
Raporlama | Yansız Önyargısız Bulgulara dayalı yorum | Yanlı Önyargılı Sadece yoruma uygun bulgular |
Bilimsel araştırma, belirli sorunlara güvenilir çözümler bulmak amacıyla önceden planlanmış ve sistemli bir şekilde gerçekleştirilen bir süreçtir. Bu süreç, veri toplama, analiz etme, yorumlama, değerlendirme ve raporlama adımlarını içerir. Temel hedef, bilinen bilgileri temel alarak bilinmeyenleri anlamak ve ortaya koymaktır.
Bilimsel araştırmalar iki farklı başlık altında incelenebilir:
Bir araştırmanın değerlendirilmesi her ne kadar zorlu bir süreç olsa da, üst düzey bir bilimsel araştırmanın üç temel özelliği bulunmalıdır.
Bilimsel araştırma süreci başlıca beş sorunun yanıtıyla başlar, gelişir ve sonuçanır.
Bilimsel araştırmanın aşamaları, bir sorunun sistemli bir şekilde çözülmesini amaçlayan bir süreci kapsar.
Araştırma yöntemleri, bilimsel sorulara cevap aramak amacıyla kullanılan planlı ve sistematik yaklaşımları kapsar. Bu yöntemler, gözlemler, deneyler, anketler veya literatür taraması gibi çeşitli teknikleri içerir ve araştırmacılara veri toplama ve analiz etme konusunda rehberlik eder.
Sosyal bilimlerde araştırma yöntemleri, çeşitli disiplinlerin özelliklerine ve sorularına uygun olarak geliştirilmiş ve evrimleşmiş çeşitli yaklaşımları kapsar. Gözlem, anket, mülakat, içerik analizi ve etnografya gibi yöntemler, sosyal bilimlerde kullanılan araştırma yöntemleri arasında yer alır ve bilim insanlarına toplumsal olayları anlamak ve açıklamak için geniş bir metodolojik çerçeve sunar.
Bu yöntem, gözlem ve ölçmeye dayanan, tekrarlanabilir ve objektif bir araştırma yaklaşımını ifade eder. Fen bilimlerinde yaygın olarak kullanılan araştırma yöntemleri ve veri toplama teknikleri, sosyal bilimlere uyarlanarak ortaya çıkan bir yaklaşımı temsil eder. Nicel yöntem, deneysel ve deneysel olmayan araştırmalara olanak tanıyan bir çerçeve sunar.
Nicel yöntemin sosyal olguları yeterince açıklayamamasıyla ortaya çıkan nitel yöntem, kuram oluşturmaya odaklanarak sosyal olguları çevreleri içinde inceleme ve anlama amacını taşır. Nitel araştırma, “ne?” “nasıl?” ve “niçin?” gibi sorulara yanıt arayarak derinlemesine anlayış sağlarken, nicel araştırma “ne kadar?” “ne miktarda?” ve “hangi sıklıkta?” gibi sorulara odaklanarak sayısal verilerle sonuçlar elde etmeye çalışır.
Nitel araştırmanın en çok karşılaşılan özellikleri nelerdir?
Nicel Yöntem | Nitel Yöntem |
---|---|
Gerçeklik nesneldir. | Gerçeklik oluşturulur. |
Asıl olan yöntemdir. | Asıl olan çalışılan durumdur. |
Değişkenler kesin sınırlarıyla saptanabilir ve bu değişkenler arasındaki ilişkiler ölçülebilir. | Değişkenler karmaşık ve iç içe geçmiştir. Aralarındaki ilişkileri ölçmek zordur. |
Araştırmacı olay ve olgulara dışarıdan bakar. Nesnel bir tavır geliştirilir. | Araştırmacı olay ve olguları yakından izler. Katılımcı bir tavır geliştirilir. |
Nicel Yöntem | Nitel Yöntem |
---|---|
Genelleme | Derinlemesine betimleme |
Tahmin | Yorumlama |
Nedensellik ilişkisini açıklama | Aktörlerin bakış açılarını anlama |
Nicel Yöntem | Nitel Yöntem |
---|---|
Kuram ve denence ile başlar | Kuram ve denence ile son bulur |
Deney ve kontrol | Kendi bütünlüğü içinde doğal |
Standart veri araçlarının kullanımı | Araştırmacının kendisinin veri toplama aracı olması |
Parçaların analizi | Örüntülerin ortaya çıkarılması |
Uzlaşma ve norm arayışı | Çokluluk ve farklılık arayışı |
Verilerin sayısal göstergelere indirgenmesi | Verilerin bütünlüğü derinliği ve zenginliği içinde betimlenmesi |
Araştırma planlaması, bir araştırma projesinin başarılı ve etkili bir şekilde yürütülmesi için kritik öneme sahip aşamalardan oluşur. İlk aşama, araştırma sorusunun belirlenmesi ve araştırma hedeflerinin net bir şekilde tanımlanmasıdır. Ardından, ilgili literatürün kapsamlı bir şekilde incelenmesi ve mevcut bilgilerin değerlendirilmesi gelir. Bu aşama, araştırmanın bağlamını belirleyerek daha önceki çalışmaların eksikliklerini ve potansiyel katkıları tanımlamaya yardımcı olur. Planlama sürecinin bir sonraki adımı, uygun metodolojinin seçilmesini ve araştırma tasarımının oluşturulmasını içerir. Bu, veri toplama yöntemlerinin ve analiz tekniklerinin belirlenmesini içerir. Araştırma planlamasının son aşamasında ise, bütçe, zaman çizelgesi ve kaynak yönetimi gibi organizasyonel detaylar göz önüne alınarak araştırmanın uygulanabilirliği değerlendirilir. Başarılı bir araştırma planlaması, projenin amacına ulaşmasını sağlamak ve bilimsel bir yaklaşımla bilgi üretmek için temel bir çerçeve oluşturur.
Hipotez, bir bilim insanının belirli bir olayı, durumu veya fenomeni açıklamak veya incelemek için öne sürdüğü öngörülen bir açıklamadır. Bir hipotez, genellikle gözlemlerden, literatür taramasından veya daha önceki bilimsel çalışmalardan elde edilen bilgilere dayanarak formüle edilir. Bilimde hipotez, test edilebilir ve doğrulanabilir bir ifadedir ve bir araştırma sürecinde deneyler veya gözlemler aracılığıyla test edilir. Hipotezler, bilimde teorilerin ve genel bilgi birikiminin oluşmasına katkıda bulunarak bilimsel yöntemin önemli bir parçasını oluşturur.
Araştırma konusu seçilirken, tercih edilen konunun toplumsal bir sorunu çözme potansiyeline sahip olması veya belirli bir alanda yenilik getirme kapasitesine sahip olması arzulanır. Bu aşama genellikle literatür taraması biçiminde gerçekleşir ve seçilen konunun daha önceki çalışmalara, bilimsel literatüre ve mevcut bilgi birikimine uygunluğunu değerlendirir.
Araştırma konusu belirlenirken dikkat edilmesi gereken birkaç önemli faktör bulunmaktadır:
Bu faktörlerin dikkate alınması, araştırmanın başarılı ve etkili bir şekilde yürütülmesine katkı sağlar.
İyi bir araştırma problemi belirlemek için dikkate alınması gereken genel ölçütler şunlar olabilir:
Bu genel ölçütler, iyi bir araştırma problemi tanımlamak için rehberlik sağlar ve araştırmanın sağlam bir temel üzerine inşa edilmesine yardımcı olur.
Araştırma problemi ve sorusunun belirlenmesi aşaması, bir araştırmanın temelini oluşturduğundan, araştırmanın tüm sürecinde kılavuz niteliği taşır. Hipotezlerin doğru bir şekilde kurulması, anakütle ve örneklemin doğru bir şekilde belirlenmesi, etkili ölçme araçlarının geliştirilmesi ve doğru analizlerin yapılabilmesi için araştırma problemi ve sorusu açık, anlaşılır ve ölçülebilir bir şekilde ifade edilmelidir. Aynı zamanda, belirlenen problem ve sorular, araştırmanın amaçlarına uygun bir şekilde değişkenler arasındaki ilişkiyi yansıtmalıdır. Bu süreç, araştırmacılara belirli bir odak sağlar ve araştırmanın yöntemsel adımlarını doğru bir şekilde planlamalarına yardımcı olur.
Bir araştırmacının problem belirleme sürecinde kullanılabileceği kaynakları yapması gerekenleri aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür:
Araştırmanın amacı, elde edilen bulguların neden toplandığını ve bu bilgilerin ne amaçla kullanılacağını tanımlar. Bu nedenle, araştırmanın tasarım aşamasında, problemin ötesine geçen ve araştırmacıyı yönlendiren bir amacın belirlenmesi önemlidir.
Araştırma amacının sınırlarının net bir şekilde belirlenmesi gereklidir. Amaç çok geniş tutulursa, araştırma süreci hem zaman hem de maliyet açısından zorlu hale gelebilir. Bu nedenle, hedeflenen bilgiye ulaşmak için belirlenen sınırlar, araştırmanın odaklanmasını ve etkili bir şekilde yönetilmesini sağlar.
Araştırma amacının belirlenmesi, aynı zamanda kullanılacak olan araştırma metodolojisinin doğrudan bir sonucudur. Yani, ulaşılmak istenilen bilgi türü ve araştırmanın genel yaklaşımı, belirlenen amaç doğrultusunda seçilir. Bu, araştırmacının hem hedeflerine uygun hem de yöntemsel olarak doğru bir plan oluşturmasına yardımcı olur.
Araştırmanın yönlendirici fikirlerini ve tüm değişkenler ile bu değişkenler arasındaki etkileşimleri ortaya koyan gösterime “araştırma modeli” denir. Araştırma modeli, veri toplama ve çözümleme süreçlerini detaylı bir şekilde planlayan bir tasarımdır.
Araştırma modeli, sözlü ifadenin yanı sıra sayısal, sembolik veya geometrik olarak da temsil edilebilir. Bu modeller, farklı başlıklar altında da çeşitli tanımlamalara sahip olabilir.
Hipotez, bir araştırma probleminin çözümü için öne sürülen ve doğrulanması ya da yanlışlanması gereken bir önermedir. Hipotezler, araştırmanın amacına bağlı olarak şekillenir. Hipotez, somut bir şekilde beklenen durumu tanımlar ve belirli bir tahminde bulunur.
Mevcut durumun ortaya konulması amacıyla yapılan tanımlayıcı (desriptive) ve nitel araştırmalarda hipotez kurulmamaktadır. Nedensel, ilişkisel veya deneysel araştırmalarda ise hipotezlere yer verilmektedir. Buna göre yer araştırmada hipotez yazılmasının gerekmediği belirtilmelidir.
Yokluk (Null, Sıfır) Hipotezi: Daima karşılaştırılan gruplar arasında anlamlı fark yoktur veya anlamlı ilişki yoktur şeklinde kurulur. H0 şeklinde gösterilir.
Alternatif Hipotez: Araştırmacının varsayımı ifade eden hipotezdir. H1 şeklinde gösterilir.
Örneğin; mühendislik bölümünde okumakta olan bayan ile erkek öğrenciler arasında başarı bakımından fark olup olmadığını test etmek istesek,
Hipotezler
şeklinde kurulur.
Araştırma tasarımı, bir araştırmayı yürütmek için oluşturulan temel çerçeve ya da planı ifade eder. Bu tasarım, bir araştırma projesinin genel yapısını ve aşamalarını belirler.
Araştırma tasarımı, özetle, veri toplama sürecini ve araştırma projesinin aşamalarını analiz etmeye yönelik bir plan sunar. Bu plan, toplanacak bilginin türünü, veri kaynaklarını ve veri toplama sürecini belirler. İyi bir araştırma tasarımı, çalışma amaçlarına uygun, doğru ve ekonomik prosedürlerle toplanan verilerin kullanılmasını sağlamalıdır. Bu, araştırmacının hedeflerine ulaşmasını ve elde edilen verileri etkili bir şekilde analiz etmesini sağlayan önemli bir çatıdır.
Keşfedici araştırma, hâlâ açıkça ortaya çıkmamış veya gelecekte olabilecek problemleri tanımlamaya yardımcı olan bir araştırma türüdür. Bu tür araştırmalar, belirli bir konuda henüz çok az bilgi bulunduğu durumları ele alır. Problemin tanımlanmasına yardımcı olacak ön bilgileri toplamak ve potansiyel hipotezleri önermek amacıyla gerçekleştirilir. Bu sayede bilinmeyen sorunlara yaklaşma ve yeni keşifler yapma olasılığı artar.
Keşifsel araştırma, karar verme sürecinin öncül adımlarını hedefler. Bu araştırma türü genellikle minimum maliyet ve zamanla öncül bilgi edinmeyi amaçlar.
Bu tip araştırmalarda araştırmacının genellikle genel bir konu hakkında çok sınırlı veya hiç bilgisi olmayabilir. Bu nedenle, izlenecek yol belirsizdir ve bu tür araştırmalar, başlangıçta genel bir konu hakkında daha fazla anlayış elde etmek ve ileriki adımları planlamak için tasarlanır. Bu süreç, minimum maliyetle ve zamanla, araştırmacının daha fazla bilgi edinme ve daha spesifik hedefler belirleme aşamasına geçmesine yardımcı olur.
Sonuçlandırıcı araştırma, belirli araştırma problemlerinin çözümüne odaklanan bir tür araştırmadır. Bu araştırma türü, açıkça tanımlanan araştırma amaçlarını ve bilgi ihtiyaçlarını içerir. Mümkün araştırma yaklaşımları arasında kantitatif metotlar, deneyler, gözlemler ve simülasyonlar yer almaktadır. Sonuçlandırıcı araştırma genellikle Tanımlayıcı ve Nedensel araştırmalar olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Bu tür araştırmalar, belirli sorunlara odaklanarak daha fazla bilgi sağlamayı ve çözüm yollarını bulmayı amaçlar.
Tanımlayıcı araştırmalar, adından da anlaşılacağı gibi bir konuyu açıklamak ve tanımlamak amacıyla yapılan araştırmalardır. Bu tür araştırmalar, çeşitli durumları ve problemleri tanımlamak için gerçekleştirilir. Örneğin, pazar potansiyelini belirlemek veya belirli bir ürünü satın alan tüketicilerin demografik özelliklerini ve tutumlarını belirlemek gibi konular bu araştırma türü kapsamında değerlendirilebilir. Tanımlayıcı araştırmalarda temel amaç, incelenen olayın, değişkenlerin ve bu değişkenler arasındaki ilişkilerin tanımlanmasıdır. Bu tanımlamalar üzerinden geleceğe dönük tahminlerde bulunabilmek de bu araştırma türünün hedeflerindendir.
Tanımlayıcı araştırmaya geçilmeden önce değişkenlerin belirlenmesi, problem tanımlanması ve hipotezlerin oluşturulması aşamaları tamamlanır. Bu araştırma tasarımında genellikle anket ve gözlem yöntemleri kullanılır. Ayrıca, derinlemesine bir literatür çalışması ve ikincil kaynak araştırması da gereklidir. Tanımlayıcı araştırma sonuçları kullanılarak, değişkenlerin etkisinin tanımlayacağı ve tahmin fonksiyonlarının oluşturacağı neden sonuç ilişkisi ölçen araştırmalar modellenebilir.
Neden-Sonuç ilişkilerini içeren hipotezlerin test edilmesi amacıyla yapılan araştırmalardır.
Bağımsız Değişken (X) | Bağımlı Değişken (Y) |
---|---|
Yaş | Kilo |
Yaş | Boy |
Gelir | Harcama |
Ders çalışma süresi | Başarı |
Nedensel araştırmalar için X’in Y’ye neden olduğunu söyleyebilmek gerekmektedir. Bunun için gerekli ve yeterli koşullar şunlardır.
1-Sebep olanile sonuç olan değişkenleri bulabilmek için kullanılır. (Ne sebep oluyor, ne sonucu doğuyor)
Örneğin: Ders çalışma süresi (X) -> Başarı (Y)
2-Sebep olan değişkenler ile tahmin edilmesi gereken sonuçlar arasındaki ilişkiyi ve etkileri bulmak için kullanılır.
3-Hipotezin test edilmesi için kullanılır.
Örneğin:
H0: Öğrencinin ders çalışma süresi ile başarı arasında ilişki yoktur.
H1: Öğrencinin ders çalışma süresi ile başarı arasında ilişki vardır.
Nedensel araştırmalarda anket ve deneylerde hedef anakütleden veri toplamak mümkündür. Nedensel araştırmalarda deney en sık kullanılan yöntemdir.
Keşfedici Araştırma | Sonuçlandırıcı Araştırma | |
---|---|---|
Amaç | İçe bakışı ve anlamayı sağlamak (Keşfetmek olayın resmini çekmek) | Üstünde çalışılan hiptezin test edilmesi ve ilişkileirn değerlendirilmesi |
Karakteristikler | – Gereken bilgi denenmemiş yöntemle tanımlanabilir. Araştırma süreci esnektir ve bir formatı yoktur. – Örnek küçüktür ve temsil ediciliği yoktur. – Temel bilgilerin analizi kalitatif olarak gerçekleşir | – Gereken bilgi açıkça tanımlanır. – Araştırma süreci planlanmış ve yapılandırılmıştır. – Örnek büyük ve temsil edicidir. – Veri analizi kantitatiftir. |
Bulgular/Sonuçlar | Kesin değildir. | Doğrulayıcıdır. |
Çıktılar | Keşfedici veya tanımlayıcı araştırma, genelde bu araştırmanın ardından yapılan araştırmadır. | Karar verme sürecinde bulgular girdi olarak kullanılır. |
Eğer konu hakkında sınırlı bilgiye sahipseniz, genellikle keşfedici bir araştırmayla başlamak daha uygundur. Araştırma, başlangıçta keşfedici bir çalışma ile başlayabilir ve ardından tanımlayıcı veya nedensel araştırmalarla devam edebilir. Keşfedici bir araştırma ile başlanması zorunlu bir kural değildir; bu, araştırmacının tercihine bağlıdır. Keşfedici bir araştırma genellikle ilk adım olmasına rağmen, bazı durumlarda devam eden bir süreç olarak da karşımıza çıkabilir.