Bilimsel Araştırma Yöntemleri: Genel Bakış

İnsanlık tarihi boyunca, varlığını sürdüren insanlar, evrende gerçekleşen olayları anlama, keşfetme, sırlarını çözme ve çevreyi kontrol ederek konforlu ve güvenli bir yaşam sürdürme arzusunu taşımıştır. Bu temel arzunun bir sonucu olarak, insanlar zaman içinde sistemli çabalarla bilgi ve bilimi geliştirmiştir.

Bilim, bilgi, anlama ve öğrenme kavramları, insanlara özgü temel unsurlardır. İnsanlar, bilgiyi duyu-tecrübe, akıl, sezgi, bellek, inançlar, otorite, ideoloji gibi çeşitli kaynaklardan elde edebilirler.

İhtiyaç Duyulan Bilgi Nasıl Elde Edilir?

Deneyim Etmek

Bilimsel olarak deneyim etmek, bir kişinin gözlemlerini, deneyimlerini ve bilgi birikimini sistematik bir şekilde kullanarak yeni bilgiler elde etme sürecini ifade eder. Bu süreç, deneysel yöntemlerin kullanılmasını içerebilir, yani kontrollü deneyler aracılığıyla belirli değişkenlerin etkilerinin incelenmesini içerir. Bilimsel deneyim, objektif ve sistematik bir yaklaşımı gerektirir, bu da kişisel önyargılardan arınmayı ve elde edilen verilerin güvenilirliğini sağlamayı içerir. Aynı zamanda, gözlemlerin ve deneyimlerin bilimsel bir çerçeve içinde yorumlanması ve analiz edilmesi, bilimsel bilgi üretimine katkıda bulunur. Bu süreç, bilimin evrimine ve bilgi birikimine katkıda bulunan sistematik ve eleştirel bir yöntemi temsil eder. Görme, dokunma, gözlemleme, koklama vb.

Görüş Birliği

Bilimsel olarak görüş birliği, bilim insanları arasında belirli bir konu veya sorun üzerinde ortak bir anlayışın oluştuğu, genellikle deneysel veriler ve teorik çerçeveler üzerine dayanan bir uzlaşıyı ifade eder. Bu, bilim topluluğunun, belli bir konuda elde edilen verileri değerlendirerek ve mevcut teorik modelleri göz önüne alarak ortak bir perspektif geliştirdiği bir süreci içerir. Bilimsel görüş birliği, bilimde bir konseptin veya hipotezin kabul edilmesi ve genel olarak benimsenmesi anlamına gelir. Ancak, bilimde sürekli bir evrim olduğu unutulmamalıdır; bu nedenle, görüş birliği zaman içinde revize edilebilir ve geliştirilebilir. Bu süreç, bilimsel yöntemin etkileşimli ve eleştirel doğasını yansıtarak, bilgi birikimine ve ilerlemesine katkıda bulunur. Deneyimlerimizin doğruluğunu ve gerçekliğini kontrol etmektir.

Uzman Görüşü

Bilimsel olarak uzman görüşü, belirli bir alanda uzmanlaşmış bireylerin, konuyla ilgili derinlemesine bilgiye sahip olarak, eleştirel düşünce ve sistemli yaklaşımlarıyla elde ettikleri değerli görüş ve bilgileri ifade eder. Bu uzman görüşleri genellikle titiz araştırmalara, deneysel verilere veya uzun yıllar süren pratiğe dayanır ve genellikle akran değerlendirmesi sürecinden geçmiştir. Bilimsel literatürde yayınlanan makaleler, konunun uzmanları tarafından yapılan çalışmaları içerir ve bu uzman görüşleri, bilgi birikiminin derinleşmesine ve bilim alanındaki ilerlemelere katkıda bulunur. Uzman görüşleri, belirli bir alandaki bilim topluluğunun ortak anlayışını şekillendirir ve bu görüşler, bilimsel bilginin doğruluğunu ve güvenilirliğini sağlamak adına önemli bir rol oynar.

Mantık ve Akıl Yürütme

Bilimsel olarak ihtiyaç duyulan bilgi için mantık ve akıl yürütme, bilim dünyasında temel öneme sahip düşünsel süreçleri ifade eder. Mantık, sistematik ve tutarlı düşünceyi sağlamak amacıyla kullanılır. Bilim insanları, hipotezleri oluştururken, deneysel tasarımları planlarken ve elde edilen verileri değerlendirirken mantık ilkelerine dayanırlar. Akıl yürütme ise, bilgiyi bir adım ötesine taşıyarak, verilerin anlamlı bir bağlam içinde değerlendirilmesini ve çıkarımların yapılmasını sağlar. Bilimdeki bu düşünsel süreçler, araştırmacıların ihtiyaç duydukları bilgiyi mantıklı bir temelde oluşturmalarını, analiz etmelerini ve yorumlamalarını sağlar. Bu sayede bilim, akılcı bir şekilde bilgi üretebilir, güvenilir sonuçlara ulaşabilir ve genel olarak bilgi birikimine katkıda bulunabilir. Zekamız, duyusal verileri kullanarak yeni türde bilgi üretme kapasitemize olanak tanır.

Bilgi Nedir?

Bilgi, bir kişinin veya topluluğun çevresini anlama, değerlendirme ve etkileme yeteneğini temsil eden bir kavramdır. Bilgi, deneyimler, gözlemler, eğitim, iletişim ve diğer öğrenme süreçleri yoluyla elde edilen anlamlandırılmış verilerin bütünüdür. Bu veriler, bir konu hakkında farkındalık, anlayış ve yorum sağlayarak, bireyin karar alma, problem çözme ve olayları değerlendirme becerilerini geliştirmesine olanak tanır.

Bilgi, genellikle doğrulanabilir, paylaşılabilir ve anlamlandırılabilir olmalıdır. Bilginin değeri, kullanıcıya veya topluluğa ne kadar fayda sağladığına, problem çözme yeteneğini artırıp artırmadığına veya bir konuda daha derin bir anlam kazandırıp kazandırmadığına bağlıdır. Bilgi, sürekli bir öğrenme ve gelişme sürecinin bir parçası olarak kabul edilir ve bu nedenle bireylerin ve toplumların bilgiye olan erişimi ve yönetimi, bilgi toplumlarını şekillendirmede önemli bir rol oynar.

Bilgi, insanın bilinçli ve akıllı bir varlık olarak, çeşitli bilgi türleri aracılığıyla dünyadaki nesneleri anlama arzusundan kaynaklanır. İnsanlar, gözlemler, deneyimler, eğitim ve iletişim yoluyla edindikleri farklı bilgi türlerini kullanarak çevrelerini anlamaya çalışırlar. Bu etkileşim süreci sonucunda ortaya çıkan ürüne “bilgi” denir. Bilgi, bireyin çevresiyle etkileşimde bulunarak edindiği anlam, farkındalık ve kavrayışın bir yansımasıdır. Bu süreç, insanın dünya ile etkileşimini zenginleştirir, kararlar almasına yardımcı olur ve bireysel veya toplumsal gelişimi destekler.

Bilgi Türleri Nelerdir?

Bilgi, geniş bir yelpazede farklı türlerde ve biçimlerde ortaya çıkabilir. Bu çeşitlilik, deneyimler, gözlemler, eğitim, iletişim ve diğer öğrenme süreçleri aracılığıyla elde edilen bilgilerin karmaşıklığını yansıtarak ortaya çıkar. Bilgi, somut ve ölçülebilir verilerden, soyut kavramlara ve deneyimlere kadar uzanan geniş bir spektrumu içerir. Ayrıca, bilginin öznelliği de dikkate alınmalıdır; kişisel deneyimler ve bakış açıları, bireylerin edindikleri bilgide belirleyici bir faktördür. Dolayısıyla, bilgi türleri, insanların çeşitli kaynaklardan elde ettiği çok yönlü öğrenmeleri ve anlamlandırmaları içinde geniş bir yelpazede bulunur.

  • Gündelik Bilgi
  • Teknik Bilgi
  • Sanat Bilgisi
  • Dini Bilgi
  • Felsefi Bilgi
  • Bilimsel Bilgi

Bilimsel Araştırma Yöntemleri Nedir ve Neden Önemlidir?

Bilimsel araştırma yöntemleri, bilimsel bilgi üretmek amacıyla kullanılan sistemli ve düzenli yaklaşımları içeren bir dizi teknik, prosedür ve kuralları ifade eder. Bu yöntemler, araştırmanın başlangıcından sonuna kadar olan süreçte kullanılır. Araştırmanın güvenilir, geçerli ve nesnel sonuçlar üretmesini sağlar. Bu bağlamda, bilimsel araştırma yöntemleri bilimsel bilginin temelini oluşturur ve araştırmacılara rehberlik eder.

Neden Önemlidir?

  1. Sistematik Yaklaşım: Bilimsel araştırma yöntemleri, araştırma sürecini sistematik ve düzenli bir şekilde planlamayı sağlar. Bu da araştırmanın daha etkili ve verimli bir şekilde yürütülmesine olanak tanır.
  2. Nesnellik ve Tarafsızlık: Yöntemler, araştırmacının kişisel önyargılarından arınmasına ve nesnel bir bakış açısıyla veri toplamasına yardımcı olur. Bu sayede araştırmanın tarafsızlık ilkesine uygun olması sağlanır.
  3. Geçerlilik ve Güvenilirlik: Bilimsel araştırma yöntemleri, elde edilen verilerin geçerli ve güvenilir olmasını sağlamak için tasarlanmıştır. Bu, araştırmanın sonuçlarının doğrulanabilir ve tekrarlanabilir olmasını sağlar.
  4. Hipotez Test Etme: Araştırmacıların belirli bir hipotezi test etmelerine olanak tanır. Bu, bilimsel bilgiye katkıda bulunarak teorilerin doğrulanmasına veya düzeltilmesine yardımcı olur.
  5. Bilgi Birikimine Katkı: Bilimsel araştırma yöntemleri, bilgi birikimine katkıda bulunarak genel olarak bilimin ilerlemesine yardımcı olur. Yapılan araştırmalar, literatürde yeni bilgilerin ortaya çıkmasına ve mevcut bilgilerin geliştirilmesine katkıda bulunur.

Bilimin İşlevleri Nelerdir?

1. Anlama İşlevi ile Bilinmeyen Bilgi Araştırması ve Sistematik Veri Toplama Aşamaları

Bilinmeyen bir bilgiyi anlama işleviyle öğrenmek ve araştırmak için, sistematik veri toplama aşamalarını takip etmek ve durumu detaylı bir şekilde resmetmek önemlidir.

Bilinmeyen bir bilgiyi öğrenmek ve anlamak amacıyla gerçekleştirilen araştırmada, sistematik veri toplama aşamaları hayati bir rol oynar. Bu aşamalar, bilgiyi kademeli bir şekilde ortaya çıkarmak, anlamak ve açıklamak için tasarlanmıştır.

  1. Problem Belirleme: İlk adım, öğrenilmek istenen bilginin belirlenmesidir. Araştırmacı, bilinmeyen konuyu net bir şekilde tanımlar ve hedefini belirler.
  2. Literatür İncelemesi: Var olan bilgileri değerlendirmek ve benzer konularda yapılmış çalışmaları anlamak için literatür taraması yapılır. Bu adım, mevcut bilgi boşluklarını tanımlamaya yardımcı olur.
  3. Araştırma Soruları ve Hipotezler: Araştırmacı, belirlenen bilgiyi anlamak için spesifik sorular oluşturur ve hipotezler geliştirir. Bu sorular ve hipotezler, araştırmanın odak noktasını oluşturur.
  4. Veri Toplama Yöntemlerinin Seçilmesi: Sistematik veri toplama aşamaları, hangi veri toplama yöntemlerinin kullanılacağını belirlemeyi içerir. Anketler, görüşmeler, gözlemler veya deneysel çalışmalar gibi yöntemler seçilir.
  5. Veri Toplama ve Analiz: Seçilen yöntemlerle veri toplama işlemi başlar. Ardından, toplanan veriler analiz edilir ve anlamlı desenler, ilişkiler veya trendler ortaya çıkarılır.
  6. Sonuçların Yorumlanması: Elde edilen sonuçlar, araştırma soruları ve hipotezlerle karşılaştırılarak yorumlanır. Bu aşama, bilgiyi anlama ve açıklama sürecini tamamlar.
  7. Sonuçların Paylaşılması: Araştırmanın sonuçları, bilinmeyen bilgiyi anlamada elde edilen bulguların ve önemli görüşlerin paylaşıldığı bir rapor veya makale şeklinde sunulur.

Bu sistematik aşamalar, anlama işleviyle bilinmeyen bir bilgiyi öğrenme sürecini organize eder ve araştırmacılara bütünlük ve etkili bir yönergeler seti sağlar.

2. Yordama İşlevi ile Bilinen Bilgiden Yola Çıkarak Bilinmeyen Bir Durumun Yorumlanması

Bilinen bilgiden yola çıkarak, yordama işlevi kullanılarak bilinmeyen bir durumu yorumlamak mümkündür.

Bilinen bilgilerden türetilen yargılar ve öngörüler, yordama işleminin temelini oluşturur. Bu süreç, mevcut bilgilerin analiz edilmesi ve bu bilgilerin kullanılarak gelecekteki olayların veya durumların nasıl şekillenebileceğine dair çıkarımlar yapılması üzerine odaklanır.

  1. Bilinen Bilgilerin İncelenmesi: İlk aşama, mevcut bilgilerin detaylı bir şekilde incelenmesidir. Bu bilgiler, geçmiş deneyimler, istatistikler veya bilimsel bulgular olabilir.
  2. Yargıların Oluşturulması: İncelenen bilgiler temelinde, bilinen durumlardan yola çıkarak mantıklı yargılar oluşturulur. Bu yargılar, bilinmeyen durumu anlama ve açıklama amacına hizmet eder.
  3. Çıkarımların Yapılması: Yordama işlevi, bilinen bilgilerden türetilen yargılar üzerinden gelecekteki olaylar veya durumlar hakkında çıkarımlar yapmayı içerir. Bu aşama, olası senaryoları ve olası sonuçları içeren bir tahmin sürecini içerir.
  4. Yorumlama ve Değerlendirme: Yapılan çıkarımların yorumlanması ve değerlendirilmesi, yordama işleminin kritik bir parçasıdır. Bu aşama, olası sonuçların gerçekçiliği, tutarlılığı ve olasılığı üzerinde odaklanır.
  5. Sonuçların İfade Edilmesi: Yordama işlevi sonucunda elde edilen yorumlar ve çıkarımlar, bilinmeyen durumu anlamak ve yorumlamak için bir rapor, sunum veya açıklama şeklinde ifade edilir.

3. Kontrol İşlevi ile Doğruluğu Kabul Edilmiş ve Teorik Olarak Ortaya Konulmuş Bilgilerin Gerçek Hayatta Uygulanarak Kontrol Edilmesi

Doğruluğu kabul edilmiş ve teorik olarak ortaya konulmuş bilgilerin, gerçek hayatta uygulanarak kontrol edilmesi için kontrol işlevi devreye alınır.

Kabul edilmiş doğruluk düzeyine sahip olan ve teorik olarak belirlenmiş bilgilerin pratikte ne kadar geçerli olduğunu belirlemek için kontrol işlevi kullanılır. Bu süreç, teorik bilgilerin günlük yaşamda uygulanabilirliği ve pratikteki etkinliği konusunda gerçek dünya deneyimlerine dayanır.

  1. Bilgilerin Uygulanabilirliğinin Belirlenmesi: İlk adım, teorik bilgilerin gerçek hayatta nasıl uygulanabileceğini belirlemektir. Bu, bilgilerin pratik durumlarla ne kadar uyumlu olduğunu anlamak için bir değerlendirme sürecini içerir.
  2. Uygulama ve Deneyim: Kontrol işlevi, belirli bir teorinin pratikte nasıl işlediğini anlamak için bu bilgilerin uygulanmasını içerir. Gerçek dünya deneyimleri ve uygulamalar, teorik bilgilerin pratikteki etkinliği hakkında önemli bilgiler sağlar.
  3. Sonuçların Gözden Geçirilmesi: Uygulama sürecinden elde edilen sonuçlar, teorik bilgilerin gerçek dünyada ne kadar geçerli olduğunu belirlemede kullanılır. Bu aşama, bilgilerin uygulanabilirlik düzeyini değerlendirir.
  4. Gerekirse Ayarlamalar Yapma: Kontrol işlevi, pratikteki uygulamalardan elde edilen geri bildirimlere dayanarak teorik bilgilerde gerekirse düzeltmeler yapmayı içerir. Bu, bilgilerin daha geniş bir bağlamda kullanılabilir hale getirilmesini sağlar.
  5. Sonuçların Raporlanması: Kontrol işleminin sonunda elde edilen bulgular, uygulanan bilgilerin gerçek dünyadaki performansını değerlendiren bir rapor veya değerlendirme belgesi olarak sunulur.

Bilimin Ölçütleri Nelerdir?

Bilimin ölçütleri, bilimsel araştırmaların ve bilgi üretiminin güvenilir, geçerli ve nesnel olmasını sağlamak için belirlenmiş prensiplerdir. Bilimin ölçütleri şunları içerir:

Empirik Temel (Empirical Evidence): Bilim, gözlemlenebilir ve ölçülebilir verilere dayanmalıdır. Gerçek dünyada gözlemlenen olaylar ve elde edilen veriler, bilimsel bilgi oluşturmanın temelini oluşturur.

Deneysel Kontrol (Experimental Control): Bilimsel deneyler, mümkün olduğunca kontrol edilmiş koşullar altında gerçekleştirilmelidir. Bu, araştırmacıların belirli değişkenler üzerindeki etkilerini izole etmelerine ve neden-sonuç ilişkilerini anlamalarına olanak tanır.

Nesnellik (Objectivity): Bilim, nesnel ve tarafsız olmayı gerektirir. Araştırmacılar, kişisel önyargılardan arınmalı ve gözlemleri tarafsız bir şekilde değerlendirmelidir.

Falsifiye Edilebilirlik (Falsifiability): Bilimsel hipotezler ve teoriler, doğruluğu test edilebilen ve yanlışlanabilir olmalıdır. Bu, bilimin sürekli olarak gelişmesine ve ilerlemesine olanak tanır.

Geçerlilik (Validity): Bilimsel araştırmaların ve ölçüm araçlarının, ölçtükleri kavramı gerçekten yansıttığına dair geçerliliği olmalıdır. Bu, bilimsel bilginin doğruluğunu ve etkinliğini artırır.

Kapsam (Scope): Bilimsel çalışmaların ve teorilerin, ele alınan konu veya fenomenle ilgili geniş bir kapsama sahip olması gerekmektedir. Bu, araştırmaların ve teorilerin genel geçerliliklerini artırır.

Gözlenebilirlik

Gözlenebilirlik, bilimin temel prensiplerinden biri olan ölçütlerden biridir ve bilimsel araştırmalarda incelenen fenomenlerin, olayların veya olguların doğrudan gözlemlenebilir olması gerekliliğini ifade eder. Bu prensip, bilimin temelinde deneyimlenebilir ve gözlemlenebilir gerçekliklere dayandığını vurgular. Gözlenebilirlik, bilimsel sürecin nesnellik, tekrarlanabilirlik ve güvenilirlik ilkelerine katkı sağlar.

Gözlenebilirlikle ilgili ana konular şunlardır:

  1. Somut ve Algılanabilir Fenomenler: Gözlenebilirlik, bilimde incelenen konuların somut ve algılanabilir olmasını gerektirir. Bu, araştırmacıların deneyimleri, nesneleri veya olayları duyuları aracılığıyla doğrudan gözlemleyebilmelerini içerir.
  2. Gözlemlerin Tekrarlanabilirliği: Gözlenebilirlik, başkalarının aynı gözlemleri yapabilmesi ve deneyimleri tekrarlayabilmesi için gereklidir. Bu, bilimsel bulguların ve sonuçların doğruluğunu ve güvenilirliğini artırır.
  3. Ölçülebilir Değişkenler: Gözlenebilir fenomenler genellikle ölçülebilir değişkenlere dayanır. Bu değişkenler, sayısal veya sayılabilir bir şekilde ifade edilebilen nicelikler olabilir.
  4. Duyusal Algılar ve Ölçüm Araçları: Gözlenebilirlik, insan duyularına (görme, işitme, dokunma, koku alma, tat alma) dayanabilir veya ölçüm araçları kullanılarak gerçekleştirilebilir. Ölçüm araçları, belirli özellikleri veya durumları daha hassas ve objektif bir şekilde gözlemlemeyi sağlar.
  5. Deneyim ve Gözlem Güvenilirliği: Gözlenebilirlik, araştırmacıların deneyimlerinin güvenilir ve tekrarlanabilir olmasını vurgular. Bu, bilimsel yöntemin güvenilirlik ve geçerlilik ilkelerini destekler.

Gözlenebilirlik prensibi, bilimsel araştırmalarda gözlemlenen olguların nesnel ve somut bir şekilde ifade edilmesini sağlar. Bu da bilimsel bilginin doğruluğunu ve güvenilirliğini artırır, çünkü diğer araştırmacılar veya gözlemciler aynı gözlemleri yapabilir ve aynı sonuçlara ulaşabilir.

Ölçülebilirlik

Ölçülebilirlik, bilimin temel ölçütlerinden biridir ve bilimsel araştırmaların niteliksel ve niceliksel yönlerini değerlendirme yeteneğini ifade eder. Bir konunun, bir olgunun veya bir tezin ölçülebilir olması, bu konunun veya tezin bilimsel yöntemlerle incelenebilir ve değerlendirilebilir olduğunu gösterir. Bu ölçüt, bilimsel süreçte gözlemlenebilir, sayılabilir veya ölçülebilir verilere dayanan araştırmaların güvenilirliğini ve geçerliliğini artırır.

Ölçülebilirlikle ilgili ana konular şunlardır:

  1. Sayısal Verilere Dayanma: Bilimsel araştırmalarda ölçülebilirlik genellikle sayısal verilere dayanır. Araştırmacılar, gözlemlerini, deney sonuçlarını veya diğer verileri sayılabilir şekilde ifade ederek, bu veriler üzerinden analiz ve çıkarımlar yapabilirler.
  2. Standartlaştırma: Ölçülebilirlik, standartlaştırılmış ölçüm araçlarının kullanılmasını içerir. Bu araçlar, verilerin tutarlı bir şekilde toplanmasını ve farklı araştırmacılar veya durumlar arasında karşılaştırılabilirliği sağlar.
  3. Gözlemlenebilir ve Duyusal Değişkenler: Ölçülebilirlik, gözlemlenebilir ve duyusal değişkenlerin sayısal olarak ifade edilebilir olmasını gerektirir. Örneğin, bir deneydeki sıcaklık, ağırlık veya zaman gibi faktörler ölçülebilir değişkenlerdir.
  4. Veri Analizi ve İstatistiksel Yöntemler: Ölçülebilir veriler, istatistiksel analizlere tabi tutularak bilimsel çıkarımlara dönüştürülür. Bu, verilerin anlamlılığını ve güvenilirliğini değerlendirmek için istatistiksel yöntemlerin kullanılmasını içerir.
  5. Doğruluk ve Güvenilirlik: Ölçülebilirlik, veri toplama araçlarının ve yöntemlerinin doğruluğunu ve güvenilirliğini vurgular. Ölçülebilir verilerin sağlıklı ve güvenilir olması, araştırmanın geçerliliği üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.

Ölçülebilirlik, bilimsel yöntemin temel prensiplerinden biridir çünkü bilimsel bilgi, gözlemlenebilir ve ölçülebilir olmalıdır. Bu, araştırmacıların bilgileri somut ve karşılaştırılabilir bir şekilde ele almasını sağlar, bu da bilimin nesnel ve güvenilir olmasını destekler.

İletilebilirlik

İletilebilirlik, bilimin ölçütlerinden biridir ve bilimsel bilginin diğer araştırmacılar, uzmanlar veya genel halk ile paylaşılabilir ve anlaşılabilir olma gerekliliğini ifade eder. Bilimsel çalışmaların sonuçları, metodolojileri ve bulguları, diğer araştırmacılar veya ilgili topluluklar tarafından kolaylıkla anlaşılıp uygulanabilir olmalıdır. İletilebilirlik prensibi, bilimsel bilginin geniş bir kitleye etkili bir şekilde aktarılabilmesini hedefler.

İletilebilirlikle ilgili ana konular şunlardır:

  1. Net ve Açık İfade: İletilebilir bilimsel bilgi, açık ve net bir şekilde ifade edilmelidir. Karmaşık terimler veya belirsiz ifadeler kullanılmamalıdır, böylece bilgi diğer araştırmacılar, uzmanlar ve genel halk tarafından anlaşılabilir hale gelir.
  2. Standart Terminoloji Kullanımı: İletilebilirlik, belirli bir alanda kullanılan standart terminolojinin benimsenmesini içerir. Ortak bir dilin kullanılması, bilimsel iletişimin düzenli ve etkili olmasını sağlar.
  3. Raporlama ve Makale Yayımlama: Bilimsel çalışmalar, genellikle bilimsel dergilerde veya yayınlarda raporlanır. Bu raporlar, çalışmanın amacını, yöntemlerini, bulgularını ve sonuçlarını anlaşılır bir şekilde sunmalıdır.
  4. Sunum ve İletişim Becerileri: Bilim insanları, araştırmalarını konferanslar, seminerler veya diğer etkinliklerde etkili bir şekilde sunabilme becerisine sahip olmalıdır. İyi bir iletişim, bilimsel bilginin diğerleriyle paylaşılmasını kolaylaştırır.
  5. Eğitim ve Halkla İlişkiler: Bilimsel bilgi, genellikle eğitim programları ve halkla ilişkiler faaliyetleri aracılığıyla geniş kitlelere ulaştırılır. Bu, bilimle ilgili konuların genel anlayışını artırmaya yönelik çabaları içerir.

İletilebilirlik prensibi, bilimin toplumla etkileşimini güçlendirir ve bilimsel bilginin sadece bilim dünyasında değil, genel toplumda da anlaşılır ve uygulanabilir olmasını sağlar. Bu, bilimsel bilginin toplumun geniş kesimleriyle paylaşılması ve bilimle ilgili konuların daha geniş bir kitle tarafından anlaşılması için önemlidir.

Tekrarlanabilirlik

Tekrarlanabilirlik, bilimin temel prensiplerinden biridir ve bilimsel araştırmaların sonuçlarının başka bir araştırmacı veya aynı araştırmacı tarafından tekrarlanabilir olması gerekliliğini vurgular. Bu prensip, bilimsel sürecin güvenilir ve geçerli sonuçlar üretebilmesi için bir deneyimin, bir çalışmanın veya bir deneyin başka bir zamanda veya başka bir yerde tekrar edilebilir olması gerektiğini belirtir.

Tekrarlanabilirlikle ilgili ana konular şunlardır:

  1. Metodolojik Açıklık: Bir araştırmanın tekrarlanabilir olabilmesi için kullanılan metodoloji ve deney tasarımı net ve açık olmalıdır. Diğer araştırmacılar aynı yöntemleri ve adımları takip edebilmelidir.
  2. Bağımsız Araştırmacılar Tarafından Deneme: Bir araştırmanın tekrarlanabilirliği, bağımsız araştırmacılar tarafından denendiğinde güç kazanır. Bu, farklı bağlamlarda ve farklı uzmanlar tarafından aynı sonuçlara ulaşılabilirliği sağlar.
  3. Aynı Koşulların Sağlanması: Bir araştırmanın tekrarlanabilir olabilmesi için aynı koşulların sağlanması önemlidir. Bu, deneyin aynı şekilde tekrar edilebilmesi için gerekli olan faktörlerin kontrol altında tutulmasını içerir.
  4. Veri Toplama ve Analiz Yöntemlerinin Açıklanması: Araştırmacılar, veri toplama ve analiz yöntemlerini detaylı bir şekilde açıklamalıdır. Bu, başka bir araştırmacının aynı prosedürleri uygulamasını ve benzer sonuçlara ulaşmasını mümkün kılar.
  5. Sonuçların Tutarsızlıklarının Açıklanması: Eğer bir araştırmada tutarsız sonuçlar ortaya çıkarsa, bu tutarsızlıkların nedenleri açıklanmalıdır. Bu, diğer araştırmacıların aynı sonuçlara ulaşma olasılıklarını anlamalarına yardımcı olur.

Tekrarlanabilirlik prensibi, bilimsel bilginin güvenilir ve geçerli olmasını sağlar. Bir araştırmanın sonuçlarının başka bağımsız araştırmacılar tarafından tekrar edilebilmesi, bilimsel yöntemin objektif ve güvenilir bir temele dayanmasını sağlar ve bilimsel bilgiye olan güveni artırır.

Geçerlilik

Geçerlilik, bilimsel araştırmalarda ve ölçüm araçlarının değerlendirilmesinde önemli bir kavramdır. Geçerlilik, bir ölçüm aracının veya bir araştırmanın, gerçek dünyadaki fenomeni doğru ve doğru bir şekilde ölçme veya değerlendirme yeteneğini ifade eder.

Geçerlilikle ilgili ana konular şunlardır:

  1. İç Geçerlilik (Internal Validity): Bir araştırmanın iç geçerliliği, araştırma tasarımının ve kullanılan yöntemlerin, araştırmanın sonuçlarına dair doğru bir neden-sonuç ilişkisi kurma yeteneğini ifade eder. İç geçerlilik, araştırma sonuçlarının bağımsız değişkenin etkisi üzerinde olduğundan emin olunmasını sağlar.
  2. Dış Geçerlilik (External Validity): Dış geçerlilik, bir araştırmanın sonuçlarının genellenebilirlik derecesini ifade eder. Bu, elde edilen bulguların başka koşullar veya gruplar için de geçerli olup olmadığını anlamaya yöneliktir.
  3. Yüzey Geçerlilik (Face Validity): Yüzey geçerlilik, bir ölçüm aracının veya testin yüzeyde ne kadar uygun göründüğünü değerlendirir. Yüzeydeki anlam ve uygunluk, ölçüm aracının belirli bir konuyu ölçme yeteneğini anlamamıza yardımcı olur.
  4. İçsel Geçerlilik (Construct Validity): İçsel geçerlilik, bir ölçüm aracının veya testin belirli bir kavramı (construct) ne kadar doğru ve güvenilir bir şekilde ölçtüğünü değerlendirir. Bu, ölçümün araştırılan kavramı gerçekten yansıttığından emin olmayı içerir.
  5. Kapsam Geçerliliği (Content Validity): Kapsam geçerliliği, bir ölçüm aracının veya testin belirli bir konuyu kapsama derecesini ifade eder. Ölçüm aracının, ölçmeyi amaçladığı kavramın tüm yönlerini yeterince ölçüp ölçmediğini değerlendirir.

Geçerlilik, bilimsel araştırmalarda elde edilen sonuçların güvenilir ve doğru olmasını sağlamak adına kritik bir öneme sahiptir. Bir ölçüm aracının veya bir araştırmanın geçerliliği yüksekse, elde edilen bulguların daha güvenilir ve genelleştirilebilir olduğu söylenebilir.

Bilimsel Yöntem Nedir?

Bilimsel yöntem, sistematik bir şekilde bilgi elde etmek, fenomenleri anlamak ve doğrulamak için kullanılan bir dizi adım ve süreçleri ifade eder. Bilimsel yöntem, bilimsel araştırmaların temelini oluşturur ve doğa olayları, fenomenler veya sorunlar hakkında bilgi üretmeyi amaçlar. Genellikle aşağıdaki adımları içerir:

  1. Gözlem Yapma: Bilimsel süreç genellikle gözlemle başlar. Çevremizdeki olayları, nesneleri veya durumları dikkatlice gözlemleriz. Bu gözlemler, araştırmacının ilgisini çeken bir soru veya problemi belirlemesine yardımcı olabilir.
  2. Sorunun Tanımlanması: Gözlemlerden yola çıkarak, araştırmacı bir soru ortaya koyar veya bir sorun tanımlar. Bu soru veya problem, araştırmanın odak noktasını oluşturur.
  3. Hipotez Oluşturma: Sorunu tanımladıktan sonra, bilim insanları hipotezler geliştirir. Hipotez, belirli bir soruya veya problemle ilgili olarak yapılacak olan tahmin veya önermedir. Bu hipotez, deneyler veya gözlemlerle test edilebilir olmalıdır.
  4. Deney Tasarımı ve Uygulama: Hipotezi test etmek için bir deney tasarlanır ve uygulanır. Deney, kontrol grupları, bağımsız ve bağımlı değişkenlerin belirlenmesi gibi bilimsel standartlara uygun bir şekilde gerçekleştirilir.
  5. Veri Toplama: Deney sırasında elde edilen veriler dikkatlice toplanır. Bu veriler, hipotezin doğruluğunu veya yanlışlığını değerlendirmek için kullanılır.
  6. Verilerin Analizi: Toplanan veriler, istatistiksel veya matematiksel yöntemlerle analiz edilir. Bu analiz, hipotezin desteklenip desteklenmediğini belirlemeye yöneliktir.
  7. Sonuç Çıkarma: Analiz sonuçlarına dayanarak, bilim insanları hipotezlerinin geçerli olup olmadığını değerlendirir ve sonuçlardan çıkarımlar yaparlar. Bu aşama, elde edilen verilere dayanarak genel bir kural, teori veya prensip ortaya koymayı içerir.
  8. Sonuçların Sunulması ve Tartışılması: Bilimsel yöntemin bir sonraki aşamasında, araştırmacılar elde ettikleri sonuçları yazılı veya sözlü olarak sunarlar. Sonuçlar, diğer bilim insanları veya toplumla paylaşılır ve bilimsel topluluğun bu sonuçları değerlendirmesine, tartışmasına ve gerektiğinde yeniden test etmesine olanak tanır.

Bilimsel yöntem, sistematik ve eleştirel bir düşünce sürecini temsil eder ve bilim insanlarına doğru ve güvenilir bilgi elde etmeleri için bir çerçeve sunar. Bu süreç, bilimsel bilginin gelişmesine, evrimine ve doğruluğuna katkıda bulunur.

Bilimsel yöntem, sistematik veri toplama ve analiz etme sürecidir.

Bilimsel yöntem için belirli aşamalar vardır. Bu aşamalar iki yaklaşımı temel alır. Bunlar:

Tümevarım Nedir?

Tümevarım, spesifik bilgi parçalarının bir araya getirilerek genel bir kuralın çıkarılmasıdır. Bu, belirli durumlar veya örnekler üzerinden genel bir ilkeye ulaşma sürecidir.

Tümdengelim Nedir?

Tümdengelim, genel bir bilgiden hareketle daha spesifik veya küçük bilgilerin elde edilmesi sürecidir.

Bilimsel ve Bilimsel Olmayan Yöntemlerin Karşılaştırılması

Bilimsel YöntemBilimsel Olmayan Yöntem
Temel YaklaşımGörgül (ampirik)
Nesnel
Genel kurallar
Kamuya açık
Sezgisel, varsayımsal (farazi)
Öznel
Değişken kurallar
Grup ya da kişiye özgü
Araştırmacı TutumuEleştirel
Kuşkucu
Açık görüşlü
Üretken
Etik kurallara uygun
Eleştirel olmayan
Ön kabule dayalı
Dar kalıp (at gözlüğü)
Durağan
Kültürel ya da kişisel değerler
KavramlarKesin tanımlar
İşevuruk tanımlama
Öznel tanımlama
Belirsiz, farklı anlamlar
Kuram ve DenenceKurama dayalı
Test edilebilir
Öznel görüşe dayalı
Test edilemez
Gözlem/DeneySistematik
Kontrollü
Neden sonuç ilişkisi
Plansız
Kontrolsüz
Nedensellik açık değil
Ölçme AraçlarıDoğru
Kesin
Sınırları bilinen
Geçerli
Güvenilir
Doğruluğu bilinmeyen
Kesin olmayan
Değişken
Sınırları bilinmeyen
Genelleme sorunu olan
ÖlçümDüzenli
Etik kurallara uygun
Geçerli
Güvenilir
Düzensiz
Sadece amaca hizmet eden
Tekrarlanabilirliği sınırlı
RaporlamaYansız
Önyargısız
Bulgulara dayalı yorum
Yanlı
Önyargılı
Sadece yoruma uygun bulgular

Bilimsel Araştırma Nedir?

Bilimsel araştırma, belirli sorunlara güvenilir çözümler bulmak amacıyla önceden planlanmış ve sistemli bir şekilde gerçekleştirilen bir süreçtir. Bu süreç, veri toplama, analiz etme, yorumlama, değerlendirme ve raporlama adımlarını içerir. Temel hedef, bilinen bilgileri temel alarak bilinmeyenleri anlamak ve ortaya koymaktır.

Bilimsel araştırmalar iki farklı başlık altında incelenebilir:

  1. Temel araştırmalar
    • Olaylar arasındaki ilişkileri keşfetmek ve teori geliştirmek amacıyla yapılmaktadır.
    • Bilim adamları ve kurumları tarafından yürütülmektedir.
    • Varolan bilgilere yenilerini katma amacı taşımaktadır.
    • Güncel sorunlara cevap vermek gibi bir kaygı çevçevesinde yapılmamaktadır.
    • Elde edilen veriler pratikte kullanılmaya başlanır.
  2. Uygulamalı araştırmalar
    • Günlük sorunlara pratik çözümler bulmak, kamuoyunu aydınlatmak, ekonomik, sosyal ve siyasal konularda tahminlerde bulunmak gibi amaçlara yönelik yapılmaktadır.
    • Genellikle ön görülen çözümlerin uygulamaya aktarılması ile sınırlı olsa bile yine bilgi üretme işlevide bulunmaktadır.
    • Problemlerin çözümünde vazgeçilmez bir özelliğe sahiptir.

Bilimsel Araştırmanın Kalitesini Neler Belirler?

Bir araştırmanın değerlendirilmesi her ne kadar zorlu bir süreç olsa da, üst düzey bir bilimsel araştırmanın üç temel özelliği bulunmalıdır.

  1. Kaliteli bir bilimsel araştırma orjinal olmalıdır.
  2. Araştırılan konu önemli olmalıdır.
  3. Toplayacak veriye göre en doğru yöntem kullanılmalıdır.

Bilimsel Araştırma Süreçleri Nelerdir?

Bilimsel araştırma süreci başlıca beş sorunun yanıtıyla başlar, gelişir ve sonuçanır.

  1. Bu araştırmayı neden yapmalıyız?
  2. Hangi araştırmalar yapılmalı?
  3. Yapılacak olan bu araştırma harcanacak zaman ve paraya değecek mi?
  4. Araştırmada hedeflenen amaçlara en etkili yoldan ulaşmak için nasıl bir araştırma uygulamalıyız?
  5. Bu araştırmanın sonuçlarıyla ne/neler yapacağız?

Bilimsel Araştırmanın Aşamaları Nelerdir?

Bilimsel araştırmanın aşamaları, bir sorunun sistemli bir şekilde çözülmesini amaçlayan bir süreci kapsar.

  • Problemin Seçilmesi ve Hipotezlerin İfade Edilmesi
  • Araştırma Modelinin (Deseninin) Oluşturulması
  • Veri Toplama
  • Verilerin Kodlanması ve Analizi
  • Bulguların Yorumlanması
  • Raporlaştırma

Araştırma Yönetemleri Nelerdir?

Araştırma yöntemleri, bilimsel sorulara cevap aramak amacıyla kullanılan planlı ve sistematik yaklaşımları kapsar. Bu yöntemler, gözlemler, deneyler, anketler veya literatür taraması gibi çeşitli teknikleri içerir ve araştırmacılara veri toplama ve analiz etme konusunda rehberlik eder.

Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri Nelerdir?

Sosyal bilimlerde araştırma yöntemleri, çeşitli disiplinlerin özelliklerine ve sorularına uygun olarak geliştirilmiş ve evrimleşmiş çeşitli yaklaşımları kapsar. Gözlem, anket, mülakat, içerik analizi ve etnografya gibi yöntemler, sosyal bilimlerde kullanılan araştırma yöntemleri arasında yer alır ve bilim insanlarına toplumsal olayları anlamak ve açıklamak için geniş bir metodolojik çerçeve sunar.

Nicel (Kantitatif)  (Ampirik/Görgül) Yöntem

Bu yöntem, gözlem ve ölçmeye dayanan, tekrarlanabilir ve objektif bir araştırma yaklaşımını ifade eder. Fen bilimlerinde yaygın olarak kullanılan araştırma yöntemleri ve veri toplama teknikleri, sosyal bilimlere uyarlanarak ortaya çıkan bir yaklaşımı temsil eder. Nicel yöntem, deneysel ve deneysel olmayan araştırmalara olanak tanıyan bir çerçeve sunar.

Nitel (Kalitatif) Yöntem

Nicel yöntemin sosyal olguları yeterince açıklayamamasıyla ortaya çıkan nitel yöntem, kuram oluşturmaya odaklanarak sosyal olguları çevreleri içinde inceleme ve anlama amacını taşır. Nitel araştırma, “ne?” “nasıl?” ve “niçin?” gibi sorulara yanıt arayarak derinlemesine anlayış sağlarken, nicel araştırma “ne kadar?” “ne miktarda?” ve “hangi sıklıkta?” gibi sorulara odaklanarak sayısal verilerle sonuçlar elde etmeye çalışır.

Nitel araştırmanın en çok karşılaşılan özellikleri nelerdir?

  • Doğal ortama duyarlılık
  • Araştırmacının katılımcı rolü
  • Bütüncül yaklaşım
  • Algıların ortaya konması
  • Araştırma deseninde esneklik
  • Tümevarımcı analiz
Nicel YöntemNitel Yöntem
Gerçeklik nesneldir.Gerçeklik oluşturulur.
Asıl olan yöntemdir.Asıl olan çalışılan durumdur.
Değişkenler kesin sınırlarıyla saptanabilir ve bu değişkenler arasındaki ilişkiler ölçülebilir.Değişkenler karmaşık ve iç içe geçmiştir. Aralarındaki ilişkileri ölçmek zordur.
Araştırmacı olay ve olgulara dışarıdan bakar. Nesnel bir tavır geliştirilir.Araştırmacı olay ve olguları yakından izler. Katılımcı bir tavır geliştirilir.
Tablo: Varsayım Açısından Nitel ve Nicel Yöntemlerin Karşılaştırılması

Nicel YöntemNitel Yöntem
GenellemeDerinlemesine betimleme
TahminYorumlama
Nedensellik ilişkisini açıklamaAktörlerin bakış açılarını anlama
Tablo: Amaç Açısından Nitel ve Nicel Yöntemlerin Karşılaştırılması

Nicel YöntemNitel Yöntem
Kuram ve denence ile başlarKuram ve denence ile son bulur
Deney ve kontrolKendi bütünlüğü içinde doğal
Standart veri araçlarının kullanımıAraştırmacının kendisinin veri toplama aracı olması
Parçaların analiziÖrüntülerin ortaya çıkarılması
Uzlaşma ve norm arayışıÇokluluk ve farklılık arayışı
Verilerin sayısal göstergelere indirgenmesiVerilerin bütünlüğü derinliği ve zenginliği içinde betimlenmesi
Tablo: Yaklaşım Açısından Nitel ve Nicel Yöntemlerin Karşılaştırılması

Araştırma Planlanmasının Aşamaları Nelerdir?

Araştırma planlaması, bir araştırma projesinin başarılı ve etkili bir şekilde yürütülmesi için kritik öneme sahip aşamalardan oluşur. İlk aşama, araştırma sorusunun belirlenmesi ve araştırma hedeflerinin net bir şekilde tanımlanmasıdır. Ardından, ilgili literatürün kapsamlı bir şekilde incelenmesi ve mevcut bilgilerin değerlendirilmesi gelir. Bu aşama, araştırmanın bağlamını belirleyerek daha önceki çalışmaların eksikliklerini ve potansiyel katkıları tanımlamaya yardımcı olur. Planlama sürecinin bir sonraki adımı, uygun metodolojinin seçilmesini ve araştırma tasarımının oluşturulmasını içerir. Bu, veri toplama yöntemlerinin ve analiz tekniklerinin belirlenmesini içerir. Araştırma planlamasının son aşamasında ise, bütçe, zaman çizelgesi ve kaynak yönetimi gibi organizasyonel detaylar göz önüne alınarak araştırmanın uygulanabilirliği değerlendirilir. Başarılı bir araştırma planlaması, projenin amacına ulaşmasını sağlamak ve bilimsel bir yaklaşımla bilgi üretmek için temel bir çerçeve oluşturur.

  1. Araştırma konusunun belirlenmesi
  2. Araştırma probleminin ve sorunların belirlenmesi
  3. Araştırmanın amacının, içerik ve kısıtlarının belirlenmesi
  4. Araştırmanın modellenmesi
  5. Araştırma hipotezinin belirlenmesi

Hipotez Nedir?

Hipotez, bir bilim insanının belirli bir olayı, durumu veya fenomeni açıklamak veya incelemek için öne sürdüğü öngörülen bir açıklamadır. Bir hipotez, genellikle gözlemlerden, literatür taramasından veya daha önceki bilimsel çalışmalardan elde edilen bilgilere dayanarak formüle edilir. Bilimde hipotez, test edilebilir ve doğrulanabilir bir ifadedir ve bir araştırma sürecinde deneyler veya gözlemler aracılığıyla test edilir. Hipotezler, bilimde teorilerin ve genel bilgi birikiminin oluşmasına katkıda bulunarak bilimsel yöntemin önemli bir parçasını oluşturur.

Araştırma Konusu Nasıl Belirlenir?

Araştırma konusu seçilirken, tercih edilen konunun toplumsal bir sorunu çözme potansiyeline sahip olması veya belirli bir alanda yenilik getirme kapasitesine sahip olması arzulanır. Bu aşama genellikle literatür taraması biçiminde gerçekleşir ve seçilen konunun daha önceki çalışmalara, bilimsel literatüre ve mevcut bilgi birikimine uygunluğunu değerlendirir.

Araştırma Konusu Belirlenirken Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?

Araştırma konusu belirlenirken dikkat edilmesi gereken birkaç önemli faktör bulunmaktadır:

  1. İlgi ve Tutku: Araştırmacının konuya duyduğu ilgi ve tutku, çalışmanın başarıya ulaşmasında önemli bir etkendir. Konuyla ilgilenmek, araştırmacının motivasyonunu artırabilir.
  2. Toplumsal ve Bilimsel İhtiyaçlar: Araştırma konusu, genel toplumsal veya bilimsel ihtiyaçlara hitap etmelidir. Bu, araştırmanın önemini ve katkı sağlama potansiyelini artırabilir.
  3. Özgünlük ve Yenilik: Seçilen konu, daha önce üzerine çokça çalışılmış olmamalı veya var olan bilgiye önemli bir katkı sağlamalıdır. Yenilikçi ve orijinal bir yaklaşım, araştırmanın değerini artırabilir.
  4. Ulaşılabilirlik ve Kaynaklar: Araştırmacının seçtiği konuyla ilgili kaynaklara erişim kolay olmalıdır. Yeterli kaynaklara sahip olmak, araştırmanın başarılı bir şekilde yürütülmesini destekler.
  5. Araştırmanın Kapsamı ve Sınırlamaları: Konunun kapsamı belirlenmeli ve araştırmanın sınırlamaları göz önünde bulundurulmalıdır. Bu, araştırmanın yönetilebilirliğini artırır.
  6. Etik İlkeler: Araştırma konusu seçilirken etik ilkeler gözetilmelidir. Katılımcıların haklarına saygı göstermek, veri toplama süreçlerinde etik kurallara uymak önemlidir.
  7. Uygulanabilirlik: Seçilen konunun araştırmacının bilgi ve becerileriyle uyumlu olması ve gerçekleştirilebilir olması önemlidir.
  8. Finansal Destek: Araştırma konusunun gerektirdiği maliyetleri ve finansman kaynaklarını değerlendirmek, araştırmanın planlamasında önemli bir faktördür.

Bu faktörlerin dikkate alınması, araştırmanın başarılı ve etkili bir şekilde yürütülmesine katkı sağlar.

İyi bir Araştırma Probleminin Taşıması Gereken Genel Ölçütler Nelerdir?

İyi bir araştırma problemi belirlemek için dikkate alınması gereken genel ölçütler şunlar olabilir:

  1. Önem ve Relevans: Araştırma problemi, genel bir öneme sahip olmalı ve belirlenen konu, toplum, bilim veya belirli bir alandaki sorunlarla ilgili olmalıdır.
  2. Yenilik ve Orijinallik: İyi bir araştırma problemi, daha önce üzerine çokça çalışılmamış veya mevcut bilgiye yeni bir bakış açısı getiren orijinal bir yaklaşım içermelidir.
  3. Araştırılabilirlik: Belirlenen problem, araştırmacının ulaşabileceği ölçüde spesifik ve tanımlanabilir olmalıdır. Çalışma konusu sınırları içinde araştırma yapılabilir olmalıdır.
  4. Teorik Temellendirme: Problem, mevcut teorik çerçevelerle uyumlu olmalı ve var olan teorik literatürle ilişkilendirilmelidir.
  5. Ulaşılabilir Kaynaklar: Araştırmacının belirlediği problemle ilgili kaynaklara erişim sağlamak kolay olmalıdır.
  6. Pratik Uygulanabilirlik: Belirlenen problem, pratik bir anlam taşımalı ve çözüm önerileri ile ilgili pratik uygulamaları desteklemelidir.
  7. Araştırmanın Sınırlamaları: Araştırma probleminin belirlenmesi sırasında, araştırmanın kapsamı ve sınırlamaları açıkça belirtilmelidir.
  8. Ölçülebilirlik: Araştırma problemi, mümkünse ölçülebilir değişkenleri içermeli ve bu değişkenler üzerinde yapılan ölçümlerle ilgili olmalıdır.
  9. Katılımcıların Hakları ve Etik Kurallar: Araştırma problemi belirlenirken, katılımcıların haklarına saygı gösterilmeli ve etik kurallara uyulmalıdır.

Bu genel ölçütler, iyi bir araştırma problemi tanımlamak için rehberlik sağlar ve araştırmanın sağlam bir temel üzerine inşa edilmesine yardımcı olur.

İyi bir Araştırma Probleminin Taşıması Gereken Özel Ölçütler Nelerdir?

  1. Alanda yeterlilik
  2. Yöntembilim yeteneği (araştırma yöntem ve teknikleri ile istatistik)
  3. Zaman ve olanak yeterliliği
  4. İlgi, merak, güdü yaratıcılık gibi psikolojik özellikler

Araştırma Problemi Hakkında Genel Bakış

Araştırma problemi ve sorusunun belirlenmesi aşaması, bir araştırmanın temelini oluşturduğundan, araştırmanın tüm sürecinde kılavuz niteliği taşır. Hipotezlerin doğru bir şekilde kurulması, anakütle ve örneklemin doğru bir şekilde belirlenmesi, etkili ölçme araçlarının geliştirilmesi ve doğru analizlerin yapılabilmesi için araştırma problemi ve sorusu açık, anlaşılır ve ölçülebilir bir şekilde ifade edilmelidir. Aynı zamanda, belirlenen problem ve sorular, araştırmanın amaçlarına uygun bir şekilde değişkenler arasındaki ilişkiyi yansıtmalıdır. Bu süreç, araştırmacılara belirli bir odak sağlar ve araştırmanın yöntemsel adımlarını doğru bir şekilde planlamalarına yardımcı olur.

Bir araştırmacının problem belirleme sürecinde kullanılabileceği kaynakları yapması gerekenleri aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür:

  1. Karar alıcılarla görüşmek
  2. Alanın uzmanlarıyla mülakatlar
  3. İkincil veri analizi
  4. Kalitatif araştırma
  5. Sorunla yüz yüze gelen kişilerle görüşmek

Araştırma Amaçları Nasıl Belirlenir?

Araştırmanın amacı, elde edilen bulguların neden toplandığını ve bu bilgilerin ne amaçla kullanılacağını tanımlar. Bu nedenle, araştırmanın tasarım aşamasında, problemin ötesine geçen ve araştırmacıyı yönlendiren bir amacın belirlenmesi önemlidir.

Araştırma amacının sınırlarının net bir şekilde belirlenmesi gereklidir. Amaç çok geniş tutulursa, araştırma süreci hem zaman hem de maliyet açısından zorlu hale gelebilir. Bu nedenle, hedeflenen bilgiye ulaşmak için belirlenen sınırlar, araştırmanın odaklanmasını ve etkili bir şekilde yönetilmesini sağlar.

Araştırma amacının belirlenmesi, aynı zamanda kullanılacak olan araştırma metodolojisinin doğrudan bir sonucudur. Yani, ulaşılmak istenilen bilgi türü ve araştırmanın genel yaklaşımı, belirlenen amaç doğrultusunda seçilir. Bu, araştırmacının hem hedeflerine uygun hem de yöntemsel olarak doğru bir plan oluşturmasına yardımcı olur.

Araştırma Modeli Nasıl Oluşturulur?

Araştırmanın yönlendirici fikirlerini ve tüm değişkenler ile bu değişkenler arasındaki etkileşimleri ortaya koyan gösterime “araştırma modeli” denir. Araştırma modeli, veri toplama ve çözümleme süreçlerini detaylı bir şekilde planlayan bir tasarımdır.

Araştırma modeli, sözlü ifadenin yanı sıra sayısal, sembolik veya geometrik olarak da temsil edilebilir. Bu modeller, farklı başlıklar altında da çeşitli tanımlamalara sahip olabilir.

  1. Sözel Modeller: değişkenler arasındaki ilişkinin yazılı olarak temsil edildiği analitik modeldir.
  2. Grafiksel Modeller: değişkenler arasındaki ilişkinin görsel resimler ile temsil edildiği analitik modeldir.
  3. Matematiksel Modeller: değişkenler arasındaki ilişkinin denklem şeklinde temsil edildiği analitik modeldir.

Hipotez Nasıl Belirlenir?

Hipotez, bir araştırma probleminin çözümü için öne sürülen ve doğrulanması ya da yanlışlanması gereken bir önermedir. Hipotezler, araştırmanın amacına bağlı olarak şekillenir. Hipotez, somut bir şekilde beklenen durumu tanımlar ve belirli bir tahminde bulunur.

Mevcut durumun ortaya konulması amacıyla yapılan tanımlayıcı (desriptive) ve nitel araştırmalarda hipotez kurulmamaktadır. Nedensel, ilişkisel veya deneysel araştırmalarda ise hipotezlere yer verilmektedir. Buna göre yer araştırmada hipotez yazılmasının gerekmediği belirtilmelidir.

  • Hipotezlerin amaçlarla tutarlı olması, test edilebilecek ve ölçülebilecek biçimde hazırlanması ve analizlerde kullanılacak tüm değişkenleri içermesi gerekir.
  • Eğer araştırma problemi test edilebilecek nitelikte ise mutlaka hipotez yazılmalıdır.
  • Bir araştırmada birden fazla hipotez olabilir.
  • Hipotezleri test etmek için istatistik testlerden yararlanılır.
  • Hipotezlerin doğruluğunun beklenmesi çalışmada yanlılığa sebep olur.
  • İstatistik analiz sonucunda hipotezler anlamlıda çıkabilir anlamsızda çıkabilir.

Hipotez Çeşitleri Nelerdir?

Yokluk (Null, Sıfır) Hipotezi: Daima karşılaştırılan gruplar arasında anlamlı fark yoktur veya anlamlı ilişki yoktur şeklinde kurulur. H0 şeklinde gösterilir.

Alternatif Hipotez: Araştırmacının varsayımı ifade eden hipotezdir. H1 şeklinde gösterilir.

Örneğin; mühendislik bölümünde okumakta olan bayan ile erkek öğrenciler arasında başarı bakımından fark olup olmadığını test etmek istesek,

Hipotezler

  • H0 (Yokluk, Null): Erkek ve bayanların başarıları arasında fark yoktur.
  • H1 (Alternatif): Erkek ve bayanların başarıları arasında fark vardır.

şeklinde kurulur.

  • H0 : Erkeklerin ortalaması ile bayanların ortalaması arasında fark sıfırdır.
  • H1 : Erkeklerin ortalaması ile bayanların ortalaması arasında fark sıfırdan farklıdır.

Araştırma Tasarımı Nedir?

Araştırma tasarımı, bir araştırmayı yürütmek için oluşturulan temel çerçeve ya da planı ifade eder. Bu tasarım, bir araştırma projesinin genel yapısını ve aşamalarını belirler.

Araştırma tasarımı, özetle, veri toplama sürecini ve araştırma projesinin aşamalarını analiz etmeye yönelik bir plan sunar. Bu plan, toplanacak bilginin türünü, veri kaynaklarını ve veri toplama sürecini belirler. İyi bir araştırma tasarımı, çalışma amaçlarına uygun, doğru ve ekonomik prosedürlerle toplanan verilerin kullanılmasını sağlamalıdır. Bu, araştırmacının hedeflerine ulaşmasını ve elde edilen verileri etkili bir şekilde analiz etmesini sağlayan önemli bir çatıdır.

Araştırma Tasarımının Adımları Nelerdir?

  1. Gereken bilginin tanımlanması
  2. İkincil veri analizi
  3. Araştırmanın keşfedici, tanımlayıcı ve/veya nedensel olan aşamalarının tasarlanması
  4. Kalitatif araştırma
  5. Kantitatif verilerin toplanmasındaki metotlar (incelemeler)
  6. Bilgi ihtiyacının tanımlanması
  7. Ölçme ve ölçekleme prosedürlerinin belirlenmesi
  8. Anketin (görüşme formu) veya veri toplamak için kullanılan formun hazırlanması ve ön testinin yapılması
  9. Örnekleme süreci ve örnek hacmi
  10. Veri analiz planının geliştirilmesi

Keşfedici (Exploratory) Araştırma Tasarımı

Keşfedici araştırma, hâlâ açıkça ortaya çıkmamış veya gelecekte olabilecek problemleri tanımlamaya yardımcı olan bir araştırma türüdür. Bu tür araştırmalar, belirli bir konuda henüz çok az bilgi bulunduğu durumları ele alır. Problemin tanımlanmasına yardımcı olacak ön bilgileri toplamak ve potansiyel hipotezleri önermek amacıyla gerçekleştirilir. Bu sayede bilinmeyen sorunlara yaklaşma ve yeni keşifler yapma olasılığı artar.

Keşifsel araştırma, karar verme sürecinin öncül adımlarını hedefler. Bu araştırma türü genellikle minimum maliyet ve zamanla öncül bilgi edinmeyi amaçlar.

Bu tip araştırmalarda araştırmacının genellikle genel bir konu hakkında çok sınırlı veya hiç bilgisi olmayabilir. Bu nedenle, izlenecek yol belirsizdir ve bu tür araştırmalar, başlangıçta genel bir konu hakkında daha fazla anlayış elde etmek ve ileriki adımları planlamak için tasarlanır. Bu süreç, minimum maliyetle ve zamanla, araştırmacının daha fazla bilgi edinme ve daha spesifik hedefler belirleme aşamasına geçmesine yardımcı olur.

Keşfedici Araştırmanın Kullanılma Amaçları Nelerdir?

  1. Problemi yapılandırmak ve daha kesin tanımlamak
  2. Alternatif seçenekleri belirlemek
  3. Hipotezleri oluşturmak
  4. Temel değişkenleri ve aralarındaki ilişkileri ilerde yapılacak araştırmalar için ayrıştırmak
  5. Problemin çözümü için bakış açısı oluşturmak
  6. Gelecek araştırmalar için öncelikleri belirlemek

Sonuçlandırıcı (Conclusive) Araştırma Tasarımı

Sonuçlandırıcı araştırma, belirli araştırma problemlerinin çözümüne odaklanan bir tür araştırmadır. Bu araştırma türü, açıkça tanımlanan araştırma amaçlarını ve bilgi ihtiyaçlarını içerir. Mümkün araştırma yaklaşımları arasında kantitatif metotlar, deneyler, gözlemler ve simülasyonlar yer almaktadır. Sonuçlandırıcı araştırma genellikle Tanımlayıcı ve Nedensel araştırmalar olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Bu tür araştırmalar, belirli sorunlara odaklanarak daha fazla bilgi sağlamayı ve çözüm yollarını bulmayı amaçlar.

Tanımlayıcı Araştırmalar

Tanımlayıcı araştırmalar, adından da anlaşılacağı gibi bir konuyu açıklamak ve tanımlamak amacıyla yapılan araştırmalardır. Bu tür araştırmalar, çeşitli durumları ve problemleri tanımlamak için gerçekleştirilir. Örneğin, pazar potansiyelini belirlemek veya belirli bir ürünü satın alan tüketicilerin demografik özelliklerini ve tutumlarını belirlemek gibi konular bu araştırma türü kapsamında değerlendirilebilir. Tanımlayıcı araştırmalarda temel amaç, incelenen olayın, değişkenlerin ve bu değişkenler arasındaki ilişkilerin tanımlanmasıdır. Bu tanımlamalar üzerinden geleceğe dönük tahminlerde bulunabilmek de bu araştırma türünün hedeflerindendir.

Tanımlayıcı araştırmaya geçilmeden önce değişkenlerin belirlenmesi, problem tanımlanması ve hipotezlerin oluşturulması aşamaları tamamlanır. Bu araştırma tasarımında genellikle anket ve gözlem yöntemleri kullanılır. Ayrıca, derinlemesine bir literatür çalışması ve ikincil kaynak araştırması da gereklidir. Tanımlayıcı araştırma sonuçları kullanılarak, değişkenlerin etkisinin tanımlayacağı ve tahmin fonksiyonlarının oluşturacağı neden sonuç ilişkisi ölçen araştırmalar modellenebilir.

Tanımlayıcı Araştırmaların Kullanılma Amaçları Nelerdir?

  • İlgili grupların özelliklerini tanımlamak
  • Anakütle içinde belli bir davranışı sergileyen grupların yüzdesini tahminlemek
  • Algılamaları belirlemek
  • İlişkilendirilen değişkenleri belirlemek

Nedensel Araştırmalar

Neden-Sonuç ilişkilerini içeren hipotezlerin test edilmesi amacıyla yapılan araştırmalardır.

Bağımsız Değişken (X)Bağımlı Değişken (Y)
YaşKilo
YaşBoy
GelirHarcama
Ders çalışma süresiBaşarı

Nedensel araştırmalar için X’in Y’ye neden olduğunu söyleyebilmek gerekmektedir. Bunun için gerekli ve yeterli koşullar şunlardır.

  • X ve Y’deki değişimler arasında bir ilgi olmalıdır.
  • X’deki değişme Y’deki değişmeden zaman içinde daha önce meydana gelmelidir.
  • Y’ye etki etmesi olası diğer faktörlerin tümü serimden elemine edilmelidir.
  • X’in Y’ye etki ettiğini saptayan ilgili bir teori bulunmalıdır.

Neden-Sonuç Arayan Araştırmaların Kullanım Amaçları Nelerdir?

1-Sebep olanile sonuç olan değişkenleri bulabilmek için kullanılır. (Ne sebep oluyor, ne sonucu doğuyor)
Örneğin: Ders çalışma süresi (X) -> Başarı (Y)

2-Sebep olan değişkenler ile tahmin edilmesi gereken sonuçlar arasındaki ilişkiyi ve etkileri bulmak için kullanılır.

3-Hipotezin test edilmesi için kullanılır.
Örneğin:
H0: Öğrencinin ders çalışma süresi ile başarı arasında ilişki yoktur.
H1: Öğrencinin ders çalışma süresi ile başarı arasında ilişki vardır.

Nedensel araştırmalarda anket ve deneylerde hedef anakütleden veri toplamak mümkündür. Nedensel araştırmalarda deney en sık kullanılan yöntemdir.

Keşfedici ve Sonuçlandırıcı Araştırma Arasındaki Farklar Nelerdir?

Keşfedici AraştırmaSonuçlandırıcı Araştırma
Amaçİçe bakışı ve anlamayı sağlamak (Keşfetmek olayın resmini çekmek)Üstünde çalışılan hiptezin test edilmesi ve ilişkileirn değerlendirilmesi
Karakteristikler– Gereken bilgi denenmemiş yöntemle tanımlanabilir.
Araştırma süreci esnektir ve bir formatı yoktur.
– Örnek küçüktür ve temsil ediciliği yoktur.
– Temel bilgilerin analizi kalitatif olarak gerçekleşir
– Gereken bilgi açıkça tanımlanır.
– Araştırma süreci planlanmış ve yapılandırılmıştır.
– Örnek büyük ve temsil edicidir.
– Veri analizi kantitatiftir.
Bulgular/SonuçlarKesin değildir.Doğrulayıcıdır.
ÇıktılarKeşfedici veya tanımlayıcı araştırma, genelde bu araştırmanın ardından yapılan araştırmadır.Karar verme sürecinde bulgular girdi olarak kullanılır.

Araştırma Tasarımı Belirlerken Hangi Yollar İzlenebilir?

Eğer konu hakkında sınırlı bilgiye sahipseniz, genellikle keşfedici bir araştırmayla başlamak daha uygundur. Araştırma, başlangıçta keşfedici bir çalışma ile başlayabilir ve ardından tanımlayıcı veya nedensel araştırmalarla devam edebilir. Keşfedici bir araştırma ile başlanması zorunlu bir kural değildir; bu, araştırmacının tercihine bağlıdır. Keşfedici bir araştırma genellikle ilk adım olmasına rağmen, bazı durumlarda devam eden bir süreç olarak da karşımıza çıkabilir.


Bir yorum yazın


İçindekiler